Ömer Fethi Gürer’den İktidara Eleştiri: “Pazarlıksız İş Tuttuğumuz Bitişik Devlet Neredeyse Kalmadı.

CHP Niğde Mebus Ömer Fethi Gürer, geçmiş Dışişleri Bakanlığı’nın 2023 yılı bütçe teklifinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda; “Ruh grafiği gibi bu aut politikayla ülkemiz ne kazandı? Atatürk’ün ‘Yurtta barış, dünyada sulh’ politikası namına ‘komşularla rate sorun’ politikası diyordunuz; pazarlıksız gelişim tuttuğumuz bitişik büyüklük az daha kalmadı. Aut politikada mevki adına yarattığınız iklimin takibi de bunaltıcı. Dış güçler yerine yarattığınız antagonist algısı kimleri kapsıyor, aynı türlü öğrenemedik” dedi.

CHP Niğde Mebus Ömer Fethi Gürer, dün Dışişleri Bakanlığı’nın bütçesinin görüşüldüğü TBMM Traksiyon ve Bütçe Komisyonu toplantısında hezel namına, iktidarın aut politikasını eleştirdi. Gürer, toplantıda şunları söyledi:

“ANKARA’NIN GÖBEĞİNDE HAVAİ FİŞEKLERLE AVRUPA BİRLİĞİ KUTLAMALARI YAPILDI, O DAHI DÜNDE KALDI”

“Genelde bakanlar buraya geldiğinde tarihi 2002’den başlatıyorlar. Ben birlikte onun için dünü anımsatarak bazı konulara ilişmek istiyorum. Musul- Kerkük kırmızı çizgimizi anımsayan kalmadı. Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu vatan toprağı terk edildi. Gün ortasında Ankara’nın göbeğinde anlamsız fişeklerle Avrupa Birliği kutlamaları yapıldı, o bile dünde kaldı.

Akdeniz’de uluslararası sularda petrol, akaryakıt taharri iddiaları daha çok gündemden düştü. Veli adaları silahlandırıldı. Yunanistan Başbakanı Cumhurbaşkanı’nın oğlunun düğününde nikah şahidi olacak büyüklüğünde yakınken adalar, Yunanlıların anlaşmalar dışı kontrolüne girdi. Kardak Adası üzere sunulan savaş kadar adalar amacıyla gürültülü çıkarmayıp sürecin sonunda ‘bir tün ansızın’la olayı seyreden talih durumuna düştük. Bursa’bile Ermenistan- Türkiye maçına can Azerbaycan bayrağı aldırılmayacak kadar Ermenistan’la yakınlaşırken gürpedek münasebat koptu, demincek ‘Ermenistan ile normalleşme süreci yürütüyoruz’ diyorsunuz.

Sayın Tayyip Erdoğan, 2014 yılında ‘Bu görevde bulunduğum sürece İsrail’le müspet aynı madde düşünemem, eller düşünebilir. Tayyip Erdoğan’ı Günindi ülkeleri gerilimcidir diye niteleyerek tanımlayabilir. Ego hâkim güçlere matrak kırıtma gayreti içre olmadım, olmayacağım’ diyerek İsrail için ‘çocuk katili’ demişti, Sisi amacıyla de ‘Sisi’nin kendisi birlikte zalimdir, darbecidir’ ifadelerini kullanmıştı.

“KATİL ESAD’ YENİDEN ‘KARDEŞİM ESAD’ NOKTASINA DÖNÜLÜYOR”

2012 yılında Erdoğan ‘Biz bildirme bodur zamanda Şam’a gideceğiz, oradaki kardeşlerimizle muhabbetle kucaklaşacağız, o dönem andıran inşallah. Selahattin Eyyubi’nin kabri başında Fatiha okuyacağız, Emevi Camisi’nde salat kılacağız’ dediğinden bugüne on sene geçti, bugünlerde ‘katil Esad’ yeniden ‘kardeşim Esad’ noktasına dönülüyor.

İsrail amacıyla konuşmanızda diyorsunuz kim: ‘Ortak çıkarlarımız ve düğme hassasiyetlere saygı çerçevesinde teşrikimesai hedefliyoruz’; topluma antagonist algısıyla sunduğunuz ülkeler ve liderleriyle nasıl mümasil ve güvenli ahzüita kurulabilecek? Bari yurt dışı ilişkileri çöz siyasette gereç olarak kullanmasaydınız. Bu yolla toplumun duygularını okşayıp rey alınabilir ancak talih ilişkileri bozuldukça sorunların de derinleştiği görülüyor.

“2007 YILINDA SUDAN’A TARIM YAPMAYA GİDİYORUZ DEDİNİZ, HENÜZ ARASINDA İCRAAT YOK”

180 basamak dönüşle bakir yaklaşımlara yöneldiniz. ‘Ülkemize 3,5 milyon Suriyeli geldi; 500 bini döndü’ diyorsunuz, ancak ülkemizde on yılda 1,5 milyon Suriyeli yavru doğdu. Onların daha çok Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldu. O nedenle dahi 500 bin revan hesabına, 1,5 milyon doğan Suriyeli oldu. 2007 yılında Sudan’a ekincilik yapmaya gidiyoruz dediniz, daha ortada icraat namevcut; iştirak var, umumi heyet üyeleri sevap alıyor amma hiçbir etap doğmadı. Mürekkep Arap Emirlikleri’ni 15 Temmuz’u özne namına ilan ettiniz, bilahare şakkadak eskimemiş ilişkilere girdiniz, yoksa Birleşik Fellah Emirlikleri özeleştiri mi verdi?  ‘Suudi Arabistan en ongun dostumuz’ derken Kaşıkçı cinayetiyle demedik alay bırakmadınız, demin ilişkilerin baştan dolgunca olduğunu tabir ediyorsunuz.

“PAZARLIKSIZ İŞ TUTTUĞUMUZ YANDAKI TALIH NEREDEYSE KALMADI”

S-400 füzeleri ve F-35’ler ayrı tartışma alanı yerine ılımlı yerde duruyor. Ruh grafiği üzere bu dış politikayla ülkemiz ne kazandı? Atatürk’ün ‘Yurtta sulh, dünyada barış’ politikası hesabına ‘komşularla liyakatsiz sorun’ politikası diyordunuz; pazarlıksız aksiyon tuttuğumuz komşu mevki az daha kalmadı. Aut politikada mutluluk adına yarattığınız iklimin takibi da sıkıcı. Dış güçler adına yarattığınız düşman algısı kimleri kapsıyor, bir nev öğrenemedik. Herhangi Bir seçme öncesi biraz ülkeyle savaşa girer havası yaratılıyor; Almanya, Hollanda, İsrail gibi suçlanan ülkeler yer mümasil ticari hareket yaptığımız ülkelere dönüşüyor. Dindar kasabı dediğimiz Sırbistan bile yeryüzü kocaman ticari devlet durumuna geldi. Bu kadar gel git devir boyuncu hiçbir dönemde yaşanmadı.

“DÜNYADA BARIŞ YÜZYILI’ HEDEFİNİZİ YİRMİ YIL ÖNCE HEDEFLESEYDİNİZ”

Bu kadar huysuz politikalarla dış politikamızın kalburüstü etmek hesabına, yapboz politikası ile başladığımız noktaya vurdumduymaz dönmemiz manidar. Keşke Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Yurtta hazar, dünyada sulh’ ilkesi temelinde ‘dünyada hazar yüzyılı’ hedefinizi yirmi sene önce hedefleseydiniz. Bu bağlamda, kamu ülkelerde dostça ilgiler ve barışa dayalı ayrımsız siyaset akıllıca ve gerçekçi benzeri yoldur. Ülkemizin menfaatleri diplomatik süreçlerle akıllıca yönlendirilerek çözüme erdirilmelidir. Bu süreçte yer sakil hakaretlerle başka ülkeleri gaye temizlemek namına, diplomatik ilişkiyle ülkemizin çıkarlarını arkalamak ve kollamaktan eksantrik posta yoktur.”

Share: