Prof. Dr. Altunel: “Eskişehir fayında birkaç bin yılda tıpkısı şişman deprem meydana dirimsel”

Prof. Dr. Altunel: “Eskişehir fayında biraz bin yılda bire bir balaban sarsıntı meydana dirimsel”

ESKİŞEHİR – İçerisinden aktif fay güzeşte Eskişehir’in depremsellik durumu karşı açıklamalarda mevcut Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Umumi Yer Bilimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erhan Altunel, “Eskişehir fayı üzerinde almanak 0,2-0,3 milim sene civarında bire bir kayma hızı var. Kayma hızını dikkate alırsak bunun üstünde birkaç bin yılda ayrımsız büyük hareket meydana sağlık. Turfa aralıklarla üstelik olsa yüzeyde fay oluşturabilecek potansiyele cemaat ayrımsız fay” dedi.

Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerin 11 ilde nazik yıkıma defa açmasının arkası sıra, Türkiye coğrafyasındaki cıvıl cıvıl faylar ve sarsıntı riski gene gündeme geldi. İçerisinden etkili kırık hattı geçen şehirlerde yaşayanlar, binalarının dayanıklılığı ve zelzele ihtimali ile ilişik araştırmalara başladı. Cıvıl Cıvıl kırık hattı bulunan şehirlerden biri olan Eskişehir’üstelik üstelik depremsellik durumu zül konusu oldu. Merkezdeki yerleşme bölgesi ve İnönü ilçesinden sabık fay hattı ile ilgili Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Umumi Jeoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erhan Altunel koskocaman açıklamalarda bulundu.

“Ülkemizin süresince bulunduğu jeolojik pozisyon gereği bu depremlerin olması kaçınılmazdır”

Türkiye’nin yer bilimsel konumu itibarıyla depremlerin mübrem olduğunun altını çizen Prof. Dr. Erhan Altunel, “Ülkemizin ortamında bulunduğu yer bilimsel hava gereği bu depremlerin olması kaçınılmazdır. Bu depremler oluşmak zorunda. Ülkemizde iki türlü fay vardır; bunlardan biri eğlenceli adına büyük depremler üretenlerdir. Gün Doğusu Küçük Asya ve Şimal Anadolu fay zonu bunlara örnektir. Bunlar şişman aralıklarla büyük depremler meydana getirir. temas fayın üstünde deprem meydana geldiğinde o fayın kayma hızına mecbur yerine iri depremlerin tekerrür aralıkları vardır. Şimal Küçük Asya fayında bu 250-300 sene civarındadır. Şark Küçük Asya fayında dahi 0,9 yahut 1 santimetre yıl civarında, onun üstünde üstelik aynı deprem meydana geldiğinde 500-600 yılda aynı o büyüklükte tıpkısı hareket meydana sağlık. Ayrımsız da bunların dışında Rum bloğunun içerisinde, bulunduğu yer bilimsel koşullara kapalı namına yerel kendisine biriken stresleri boşaltan faylarımız vardır. Bunların şişman depremler üretme aralıkları başka iki faya nazaran biraz daha uzundur” diye konuştu.

“Eskişehir fayında beş altı bin yılda benzeri şişman deprem meydana dirimlik”

Eskişehir’in yer bilimsel durumu ve 1956 yılında meydana gelen Çukurhisar depreminden bahseden Altunel, “Eskişehir fayı üstünde yıllık 0,2-0,3 milimetre sene civarında ayrımsız kayma hızı var. Kayma hızını dikkate alırsak bunun üstünde beş altı bin yılda tıpkı iri zelzele meydana gelir. Benzeri üstelik depremin büyüklüğü o fayın uzunluğu ile ilgilidir. Eskişehir fayı bizim esasta tek bilmediğimiz aynı kırık değil. MTA’birlikte üstelik etken kırık kendisine haritalanmış. Benzeri da 1956 yılında olan aynı zelzele var. Bunlar göz önüne alındığında burada depremlere kaynaklık fail etkin bire bir fayımız var. Haritalanmış kısmına baktığımızda İnönü’deki Erikli köyünden doğuya makul, Eskişehir yerleşiminin üstelik içinden geçerek doğuya akıllıca akıbet buluyor. Toplam uzunluğu tahminî 35-40 kilometre civarında. Eğer bu fay yegâne aynı çizgi gibi olsaydı bunun üreteceği depremin büyüklüğü farklı olacaktı ama şayet birbirini takip fail faylar şeklindeyse kırılmasına merbut adına büyüklükler ayrımlı olacaktır” ifadelerini kullandı.

“Bulunmaz aralıklarla da olsa yüzeyde fay oluşturabilecek potansiyele ehil bire bir fay”

Eskişehir fayının parçalar halinde olduğunu ve yüzeyde fay oluşturabilecek potansiyele erbap olduğunu kaydeden Prof. Dr. Altunel, “Eskişehir fayını az buçuk yakından incelediğimizde görüyoruz ki birbirini izlem eden birkaç fay parçasından oluşuyor. 1956’birlikte Çukurhisar tarafındaki kırık parçası kırıldı. Eğer bunlar böyle teker tekerlek kırılırlarsa ölçülü debdebe dediğimiz 7’nin altında sarsıntı tezyit potansiyeli var. Eğer bütünü birlikte bir anda kırılırsa o devir oluşacak depremin büyüklüğü 7’nin bire bir tutar üzerine çıkabilir. Ülkemizde şayet her fayın üzerinde akıbet 10 bin sene içerisinde bir tane de hasar donör iri bir sarsıntı meydana gelirse tığ o fayları deli dolu evet de canlı kırık sınıfına koyuyoruz. 1956 yılında Eskişehir fayındaki hareket bize bunun canlı kırık olduğunu gösteriyor. UDAP çerçevesinde eski dönemlerde yüzeyde kırık oluşturacak büyüklükte depremler ürettiğini biliyoruz. Nedeniyle bulunmaz aralıklarla bile olsa Eskişehir fayı yüzeyde kırık oluşturabilecek potansiyele erbap bir kırık” dedi.

“ESOGÜ üzerinden kırık geçtiğine dayalı tıpkısı kanıt yok”

Serencam günlerde, içerisinde hastanenin bile bulunduğu Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Meşelik Kampüsü’nün fay hattı üzerinde olduğu iddialarına ilişkin mütekellim Prof. Dr. Erhan Altunel, şunları söyledi:

“Eskişehir fayının Osmangazi Üniversitesi’nden geçtiğine dair ayrımsız kanı var. Etkin tıpkısı kırık hasar pozitif bire bir deprem oluşturursa yüzeyi şekillendirir. Eskişehir fayı bizim alışılagelen kırık dediğimiz ayrımsız faydır. Bizler morfolojik ve jeolojik farklardan faydalanarak fayın nereden geçtiğini anlıyoruz. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nin Meşelik Kampüsü’nde hakeza tıpkısı sav ortaya atıldığında çok etraflı araştırmalar, hendek çalışmaları yaptık. Gördük kim esasta sav edildiği üzere buradan öyle etkili benzeri kırık geçmiyor. Tığ bu iddiaya müteveccih özel tıpkısı araştırma yaptık. Yoksa ayrıksı bir uzman gelse böyle tıpkı çalışmaya bile gerek duymaz çünkü buradan fayın geçtiğine dair ayrımsız tez namevcut.”

Share: