Faik Öztrak: “Savcı, İstinaf Mahkemesi’ne Uzatmak İçin, Gerekçeli Kararı Rica Etmiş.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, İstanbul Büyükşehir Belediye Reisi Ekrem İmamoğlu hakkındaki geçerlilik ile ilişik “Savcı verilen cezayı az bulmuş. Kararı İstinaf Mahkemesine göndermek için, gerekçeli kararı ivedilikle istek etmiş. Benzeri üstelik ‘Ego izine çıkıyorum, kararı başsavcılığa gönderin’ demiş. Hayırdır? Bu neyin telaşı, bu neyin acelesi? ‘İzin aldım’ deyip, dosyayı başsavcılığa uyarlamak üstelik neyin nesi? Yine ne kumpasların peşindesiniz?” dedi.

CHP Genel Başbuğ Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Üstün Öztrak, CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Öztrak kısaca şunları söyledi:

“YİNE BİR SEÇİM DÖNEMİNE GİRMİŞKEN, YILDIRI ÇİRKİN YÜZÜNÜ BİR EL DAHA GÖSTERDİ: Diyarbakır’birlikte, terör örgütünün polis servis aracına yaptığı basık saldırıyı kınıyoruz. Türkiye, yine bire bir seçim dönemine girmişken, yildiri çirkin yüzünü, İstiklal Caddesi’ndeki saldırının peşi sıra bire bir misil daha gösterdi. Terör benzeri posta elan fıldır lanetliyoruz. Saldırıda yaralanan polislerimize ivedili şifalar diliyoruz. Irak’ın kuzeyinde, teröre alın süren operasyonda; yaya komanda üsteğmenimiz Tunahan Zor şehit oldu. Şehidimize Allah’tan yağmur, kederli yakınlarına ve eren milletimize çıdam diliyoruz.

OTOKRATİK REJİMLERDE ÜNSIYET; HAKKA VE BÖLÜT HİZMET ETMEZ: Türkiye, ucube Saray rejiminde; tek kişinin yönetiminde esas doğruluk ve özgürlüklerin güvence altında olduğu kuralla yönetilen demokratik ayrımsız devletten gelişigüzel dönüş az buçuk daha uzaklaşıyor. Hak, hususiyet, doğruluk temas ahit ayaklar altına alınıyor. Saray rejiminin otokratik vasfı, herhangi bir zaman az buçuk henüz belirginleşiyor. Otokratik rejimlerde ahbaplik; hakka ve bölüt bakım etmez. Baştaki otokrata hizmet ayar. Bunun amacıyla otokrat rejimler, itaatkar müddeiumumi ve hakimlere ihtiyaç duygulu. Otokrat rejimlerin itaatkar savcı ve hakimleri, kararlarını ahbaplik normlarına ve vicdani kanaatlerine bakarak almazlar. Otokratın gerekseme ve isteklerine bakarak alırlar. Otokratların isteklerine göre iddianame hazırlayan savcılar, karar düz hakimler; yemeden içmeden adaleti katletmekle kalmazlar, içtimai varlık ve barışı üstelik katlederler. Hangi efsus ki ülkemizde zaman olanlar, umum bile budur.

YOZLAŞMIŞ CANI BİR YÖNETİM MİLLETİMİZİN İRADESİNE SALDIRIYOR: Ego söylerken utanıyorum. Ama, ‘Hukuk, siyasetin köpeğidir’ diyebilen tatlılıkla uyuşma yapanlar, ülke yönetiminde hukuka bu muameleyi yapmaktan, tek amma tek utanmıyor. Dejenere, çürümüş, merhametsizce ayrımsız dümen; hukuku sopa kadar kullanarak, siyaseti dizayn etmeye, ulus iradesini gasp etmeye, bitmiş ömrünü fakat bu şekilde uzatmaya uğraşıyor. Bu hesap, milletimizin iradesine, partimizin hukukuna pervasızca saldırıyor. Milletimizin seçtiği vekilimiz Enis Berberoğlu, sarayın talimatıyla yıllarca dam yattı. Tümen Meclisi üyemiz Eren Yiğitlik, kezalik öyle… Nahak, hukuksuz; özgürlüğünden mahrum bırakıldı. Yalova Uray Başkanımız Vefa Salman, nahak yere hukuksuz benzeri şekilde görevinden uzaklaştırıldı. Suçsuzluğu çakılı olmasına karşın, hala görevine reddetme edilmedi.  İstanbul İl Başkanımız Sevgili Kaftancıoğlu, siyasetin dışına itilmeye kalkıldı.

SİYASİ MÜHENDİSLİK GİRİŞİMİDİR: EN ÜST, İstanbul Büyükşehir Şehremaneti Başkanımıza sunulan, 2 yıl 7 kamer 15 günce mahpushane cezası, getirilmek maksut politika yasağı, esasen milletimizin iradesine, 16 milyon İstanbullunun iradesine, partimize cebin eş ayrımsız siyasi mühendislik girişimdir.

‘İZİN ALDIM’ DEYİP, DOSYAYI BAŞSAVCILIĞA NAKLETMEK ÜSTELIK NEYİN NESİ: İstanbullunun seçimini tıpkısı türlü hazmedemeyen, ‘İstanbul’u kaybedenin Türkiye’yi birlikte kaybedeceğini’ bilici, benzeri yöntem bezirganın bitmez tükenmez kumpaslarından biridir. İstanbul’un bilcümle kupon arazilerinin rantına çökerek, yandaşlarına dağıtarak yöntem yapmaya alışmış bir siyasetçinin, milletin iradesini gasp ika girişimidir. Demin bu davayı açan müddeiumumi sunulan cezayı bir iki bulmuş. Kararı İstinaf Mahkemesine çekmek için, gerekçeli kararı ivedilikle irade etmiş. Aynı üstelik ‘Ben izine çıkıyorum, kararı başsavcılığa gönderin’ demiş. Hayırdır? Bu neyin telaşı, bu neyin acelesi? ‘İzin aldım’ deyip, dosyayı başsavcılığa yansıtmak de neyin nesi? Gine ne kumpasların peşindesiniz?

DOKUNANIN ELİNİ YAKAR: Verilen mahkümiyet kararı; türel değildir, vicdani değildir, aktöresel değildir. Bu, tamamen politik tıpkı karardır. Dokunanın elini yakar. Bunun senaryosu; benzeri diğerleri kabilinden, sarayın keleş dehlizlerinde yazılmıştır. Sarayın eli, arz esasen itibaren, bu ülkü dosyasının içindedir. Bunun aksini iddia etmek safdillik tamam. Süreç ortadadır. Davaya vekil evvel hakim, dosyadan umum çektirilmiş, teamüllere muhalif tıpkı şekilde, apayrı tıpkısı şehre atama edilmiş. Davaya gezici tıpkısı hakim atanmış. Milletin iradesini gasp ika girişimi başlamış. Bu olayın bittabi başladığı muhtemelen… Davaya atanan gezici bilgili bile, Uray Başkanımız sözlerinin muhatabının, YSK üyeleri olmadığını akseptans etmiş. Bunları da avukatların ısrarı konusunda tutanağa etmek zorunda kalmış. Kanaati hakeza olan bire bir hakimin vermesi gereken karar nedir? Beraattir. Bu kanaatte olan bire bir hakimin, vermesi müstelzim değişmeyen açıktır. Beraat. Deminden bu hakimin, bu savcının; YANLIŞSIZ Partili yöneticilerle, destan gestalt fotoğrafları ortalığa dökülmeye başladı.

KUYRUK ACISINI, BIBI UNUTAMIYORLAR: Değme molekül sarih beyan ortadadır. Mahküm yapılmak istenen, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı değildir; 16 milyon İstanbulludur. 16 milyon İstanbullunun iradesidir. Şehremaneti Başkanımızı 16 milyon İstanbullu seçti. Hem da tıpkı bile değil, iki nöbet seçti. 31 Mart Mahalli İdare Seçimlerinde, İstanbul’u 21 bin 462 oyla kaybeden saray bunu hazmedemedi. YSK iradesiyle, budun iradesine darbe yapmaya kalktı. Mızıkçılık yaptı. 23 Haziran’üstelik tekrarlanan seçimlerde fark, 806 bin 426’ya çıktı. İstanbullu iradesini gasp etmeye kalkanlara haddini bildirdi. Milli buyruk gaspçılarına tarihi aynı öğüt verdi. Şimdi bunun pöçük acısını, tıpkı tip unutamıyorlar. Tek edepsizce ‘Seçimi çaldılar’ diye, haksız, hukuksuz seçme tekrarlatanlar yargılandı mı? Yarayışlı yargılanmadı. Bu süreçte yaşadıklarını anlatan milletin seçtiği Belediye Başkanına, ‘Ahmak’ diyerek taşlama eden atama bakan yargılandı mı? Yararlı yargılanmadı. Ama bilcümle bu yaşanan adaletsizliğe, kendine taşlama eden tayin bakanın yaptıklarına, ‘Ahmaklık’ diye yanıt veren şehremaneti başkanımız yargılandı. ‘Ahmaklık, bilcümle bire bir şeyleri yapıp, değişik sonuçlar beklemektir.’ Bu ben söylemiyorum, Albert Einstein söylemiş.

HİZMETE BITMEME EDECEKTİR: Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu, görevinin başındadır. 16 milyon İstanbulluya hizmete bitmeme edecektir. Mazi İstanbul Saraçhane’dahi, el erki aşığı altı partimiz, adaleti, hakkı, hukuku arkalamak için ayrımsız araya geldi. O belirtik bir temas partiden 10 binlerce İstanbullu milli iradeyi kullanma kararlılığını gösterdi. Saraçhane’dahi atan beniz binlerce yürek, ‘Egemenlik rahat şartsız milletindir’ dedi. ‘Kahrolsun despotizm, yaşa hürriyet’ diyerek haykırdı. Rahat şartsız, hakimiyeti milliye Cumhuriyettir. Ancak rastgele Cumhuriyet, hakimiyeti milliye değildir. ‘Bilhassa kimsesizlerin kimsesi’ olan Cumhuriyet, bunların elinde, hangi eyvah kim bu vasfından da koparılmıştır.

TOPLUM VİCDANI AYAĞA KALKTIĞINDA, ONUN KARŞISINDA DURACAK HİÇBİR BUKAĞILIK YOKTUR: 6 yaşındaki tıpkı kız çocuğumuz, senelerce sistemli tecavüze uğruyor. Ocak hekimi konuyu adalete taşıyor. Ama yargıya engelleme ediliyor, bu olayın üstü kapatılıyor. Mağdure devlete sığınıyor. Amma doğruluk yeniden harekete geçirilmiyor. Ta ki zer gazeteci Timur Soykan, bu iğrenç olayı kamuoyuna aktarana kadar… Umumi Başkanımız milletin vicdanının gani sesi olunca, Doğruluk Bakanlığı’na yürüyünce, ‘Ey Hükümet, daha neyi bekliyorsun’ diye bağırınca, nihayet mahkemeler aşama kovmak zorunda kaldı. Çocuğa senelerce taarruz fail sapık, bu tecavüze izin veren sanki baba, binnetice geri tutuklandı. Bire Bir kat henüz gördük ki, Genel Başkanımızın tercümanı olduğu topluluk vicdanı ayağa kalktığında, onun karşısında duracak hiçbir güç yoktur. İşte bizim güvencemiz, milletimizin bu bozulmamış vicdanıdır. Tığ bu saf vicdanın sesi olmaya devam edeceğiz. Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında; Cumhuriyetimizi ‘tüm demokrasiyle’ taçlandıracağız. Cumhuriyetimizi baştan ‘Kimsesizlerin, kimsesi’ yapacağız. Sonuna kadar bunun mücadelesini vereceğiz.

TÜRKİYE’NİN KRALA DEĞİL, KURALA İHTİYACI VAR: Bütün söylüyoruz. ‘Türkiye’nin krala değil, kurala ihtiyacı var.’ Kuralsızlık, belirsizliğe, varagele, güvensizliğe, emniyetsizlik, istikrarsızlığa neden tamam. İstikrarın olmadığı yerde dahi yatırım olamaz. Kazanç, hisse senedi büyümez. Tıpkı zaman Türkiye’dahi olduğu üzere. Ekonomi politikaları tek kişinin, abuk sabuk, ipe sapa gelmez safsatalarının peşine takıldı. İşte sonuç benzeri yılda yaşadığımız deneyim arasında. Güya ürem düşecek, Türk lirası derece kaybedecek. Rekabet gücümüz artacak. İhracatımız şahlanacak. Döviz rezervleri dolup, taşacak. Türk lirası değerlenecek. Para Şişkinliği üstelik düşecekti. Ama akıbet cemi tersi oldu. Kerameti kendiliğinden menkul yöntem, Türk parasını yabancı paralar karşısında pul etti. Sene elan bitmeden aut tecim açığı 100 milyar doları buldu. Kesin döviz rezervlerimiz dolup taşmayı bıraktık; 46,5 milyar dolar yalınlık verdi. İşte daha geçkin gece yarısı, testis kanuna attıkları arızi ayrımsız maddeyle, borçlanma limitini 200 milyar liralık arttırmak istediler. Istikraz limitinin artırılması üzere verdikleri bu dilekçenin muhatabı ki? Endüstri, Tecim, Enerji, Tabi Kaynaklar, Hikmet ve Teknoloji Komisyonu Başkanlığı… Konunun muhatabı olan Traksiyon ve Bütçe Komisyonu birlikte değil.

VERDİKLERİ PARANIN KARŞILIĞINDA, SARAYA TÜKÜRDÜĞÜNÜ YALATIYORLAR: Meğer henüz bu yılın Haziran sonu, Temmuz başında, munzam bütçe çıkardılar. borçlanma limitini, o ilişik bütçe çıkarken hastalık artırmadılar? Verdikleri önergeden şimdi anlaşılıyor kim atanmış Nazır, ilave yüzdelik 5 borçlanma yetkisini elhak kullanmış. Hangi gerekçeyle? TBMM’nin bütçe hakkına tırsmak gösteren namevcut. Bunlar, hangi yaptığını bilici, TBMM’nin bütçe hakkına hürmetli benzeri Hükümetin yapacağı işler değildir. Imdi ülkemize; yemek, iş ve istihdam yaratacak, teknolojik dönüşümü sağlayacak akman dünyalık gelmiyor. Buna karşın ne olduğu tanınmayan, iş ve istihdam yaratmayan, sürdürülebilirliği keleş, kaynağı belgisiz görüntü girişi ise 21 bilyon dolar. Küresel piyasalardan ekonomiyi incitici yönettiği üzere, mal bulamayan hükümet, henüz geçmiş koro halinde hakaretler yağdırdıkları Koy şeyhlerine zaman apaz açtı. Beş Altı dolar amacıyla onların himmetine muhtaç oldu. Onlar da bu himmetin faturasını yazıyor. Verdikleri paranın karşılığında, saraya önceki tükürdüğünü yalatıyor. Sonra de, Türkiye’ye özlük ülkelerinin menfaatini dayatıyorlar. Koy şeyhlerine neler veriliyor, kimesne bilmiyor.

TARLADAKİ YANGIN SÖNMEDEN, MARKET VE PAZAR TEZGAHINDAKİ YANGIN SÖNMEZ: TÜİK’in marketlerinde dahi besin enflasyonu yüzdelik 100’ü aştı. Tarım Üretici Fiyatları Kasım’da yüzde 169 ile eskimemiş ayrımsız rekor kırdı. Yani tarladaki cuşiş büyümeye devam ediyor. Tarladaki cuşuhuruş sönmeden, market raflarındaki, ilişki tezgahlarındaki cuşuhuruş da sönmez. Milletin mutfağında tencereler kaynamaz. Ülkemizin kerameti kendinden menkul laflara değil. Ayağı yere basan iktisat politikalarına ihtiyacı var. Saray rejimlerinde liyakat değil, saraya sadakatin esas olduğunu, liyakatin olmadığı yerde tencerelerin abes kaldığını, yeryüzü dağ şekilde yaşadı. Abes tencerenin deviremeyeceği hiçbir dümen yoktur. Bu seçim esaslı ile nahak arasında olacak. Demokrasi ile otokrasi ortada olacak. Milletin evlatları ile sarayın beslemeleri ortada olacak.”

Öztrak, açıklamalarının peşi sıra gazetecilerin sorularını yanıtladı. İstanbul Büyükşehir Belediye Reisi Ekrem İmamoğlu hakkındaki karar ile ilişik soru üstüne Öztrak, şunları söyledi:

“Sürecin lacerem işleyeceği net. Altılı masanın Cumhur Reisi adayı, nerelerde yazıldığı beli sıfır siyaset mühendisliği senaryolarıyla hiçbir devir belirlenmeyecektir. Kural bellidir. Asıllar birlikte bellidir. Reisicumhur adayımız altılı ganyan masadaki partilerin umumi başkanlarının ortak kararıyla belirlenecektir. Altılı Ganyan masanın adayı Türkiye’nin 13. Cumhur Reisi adayı olacaktır.”

İmamoğlu kararı sonrasında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Kılıçdaroğlu’nun adaylığına soğuk bakanların operasyonu”; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun  “Bizans oyunu”, Hak Bakanı Bekir Bozdağ’ın ise “Yargının kararı” açıklamalarının anımsatılması konusunda Öztrak, şöyle konuştu:

“Sayın Bahçeli bile atama bakanlar dahi bu işleri bıraksınlar. Esas gezici hakimin, savcının kuvvet partisi mensuplarıyla çektirdikleri fotoğraflara bir baksınlar, başta Sayın Bahçeli; ondan sonra Halk İttifakı’nda, masanın altındaki ortaklarının söylediği ‘Hukuk, siyasetin köpeğidir’ sözlerini dahi bire bir değerlendirsinler. Bahçeli, anne bunlara aynı yorum yapsın.”

Share: