Çocuklarda rızık alerjisinin yer eke nedeni kalıtım bilimi

Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Yavru Sağlığı Hastalıkları ve Çocuk Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Görüntü Ercan Sarıçoban, caize alerjisinde genetiğin çok kocaman tıpkı çalışkan olduğunu belirterek, “Birlik kronik hastalıkların temelini kalıtım bilimi oluşturuyor. İkizlerden birinde alerji varsa diğerinde dahi çıkma olasılığı haddinden fazla efdal görünüyor. Tıpkı şekilde temel ve babanın değme ikisinde patadak alerjik çor varsa çocukta hastalığın gezinti olasılığı yüzdelik 60’a çıkıyor. Şayet ebeveynlerden birinde alerji varsa bu durumda cesamet yüzdelik 40 civarında seyrediyor.” dedi.

Sarıçoban, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocuklarda besin alerjisinin ortaya çıkmasında pek çokça etkenin önemli olduğuna meni ederek, sıradan çocuklarda en kalın husye ve benzen, elan büyük çocuklarda ise buğday ve kabuklu yemişler, gözyaşı arttıkça üstelik kabuklu deniz ürünleri ve balık alerjisine elan kalın rastladıklarını anlattı.

Çocuklarda caize alerjisinin arz cesim nedeninin kalıtım bilimi olduğunu vurgulayan Sarıçoban, “Esas evet birlikte babada sadece kumanya alerjisi değil, atopik dermatit, astım, alerjik dumağı evet bile eksantrik tıpkı alerjik hastalığın olması üstelik çocukta kumanya alerjisi ortaya çıkmasında etkilidir. Caize alerjisi, alerjik yürüyüşün ilk basamaklarındandır. Dolayısıyla çocuklarda bile alerjik emraz caize alerjisi şeklinde ortaya menfaat.” dedi.

Genetiğin, alerjik hastalıklarda yadsınamaz tıpkı faktör olduğuna dikkati calip Sarıçoban, “Genetik çokça oylumlu tıpkı etken. Tekmil süreğen hastalıkların temelini oluşturuyor. İkizler üzerinde yapılan kâh çalışmalar bunu haddinden fazla kesin ortaya koyuyor. İkizlerden birinde alerji varsa diğerinde üstelik hayat olasılığı çok faziletli görünüyor. Aynı şekilde temel ve babanın seçme ikisinde apansız alerjik çor varsa çocukta hastalığın hayat olasılığı yüzdelik 60’a çıkıyor. Eğer ebeveynlerden birinde alerji varsa bu durumda büyüklük yüzde 40 civarında seyrediyor.” diye konuştu.

“Genetik faktörün birlikte çevre şartları mefret çalım oynuyor”

Prof. Dr. Hayal Ercan Sarıçoban, kalıtım bilimi faktörün yanında mekân şartlarının da alerjik hastalıkların artmasında majör görkem oynadığını vurguladı.

Alerjik hastalıkların artmasındaki yeryüzü eke etkenlerden birinin beslenme alışkanlıkları ve mekân şartlarının değişmesi olduğunu belirten Sarıçoban, şunları kaydetti:

“Burada iki ilke civar plana çıkıyor. Deterjanlar, çözücüler ve kimyasallar yaşamımıza haddinden fazla çok girdi. Sulu, çamaşır makinelerinde evet üstelik satıh temizliğinde kullandığımız deterjanların kalıntılarını hem soluyoruz hem bile yutuyoruz ya de cildimizle temas ettiriyoruz. Bunlar kap epitel bariyerlerini eritiyor ve bozuyor.

Çevresel faktörlerden tıpkı diğeri da floramızın bozulması. Özellikle bağırsak ve cilt floramızın bozulması. Sezaryenle tevellüt tahsis etmek, antibiyotik girmek kabilinden nedenlerden kıran bizim amacıyla yarayışlı bakteriler olması müstelzim yerde çoğalamıyor. Akıbet namına, bu noktalarda zararlı mikroorganizmalar kendilerine düz buluyor. Buna sadık olarak bariyerin bozulması ve buradaki alerjenlerin elan kolay vücuda taşınmasına sebep olur. Nanoplastiklerin hayatımızda haddinden fazla aşkın düz bulmaya başlaması birlikte kumanya alerjilerinin artmasına illet olan çevresel faktörlerden biri.”

Sarıçoban, annelerin gebelik dönemlerinde beslenme alışkanlıklarının çocuklarda alerjiye amil olmasına ilişkin tababet dünyasında eskimemiş icraat yapıldığını aktararak, “Kesme olmamakla alay malay; gebelik döneminde probiyotiklerden ensesi kalın tagaddi, kimyasallardan uzak durmanın gelecek çocuklarda rızık alerjisi görülme riskini azalttığına dayalı umut verici icraat var. Tabii bunların argüman düzeyleri ve icraat arttıkça çok daha kesin veriler sunmak olabilir olabilecek.” ifadelerini kullandı.

Alerjik reaksiyonların; hazımsızlık, hatır şişliği, edim, açıklanamayan ölme, dışkıda kan, mukus gibi iç belirtileriyle ortaya çıkabileceğine dikkati çeken Sarıçoban, “Deride kenef kaşıntı ile birdenbire ortaya çıkabilen kurdeşen şeklinde kaşıntılar, deride şiş, gözlerde kabarık görülebilir. Anide ortaya çıkabilen rızık alerjilerinde solunum yollarında daralma ve şişmesine sınırlı öksürme, nefes darlığı, konuşamama, hırıltılı solunum, tansiyonun düşmesi, bayılır kadar olma, bayılma, çarpıntının olması, tartım bozukluğu, sarrafiye ağrısı, huzursuzluk üzere şikayetler görülebilmektedir. Bunun beraberinde henüz okkalı ortaya çıkabilen atopik dermatit ve buna sınırlanmış deride kaşıntı ve kenef ortaya çıkabilir.” diyerek konuştu.

“Şikayetler yine etmeye başlarsa hekime başvurulmalı”

Mukannen şikayetlerin yine etmesi yerinde hekime başvurulması gerektiğini tamlayan Sarıçoban, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şikayetlerin ağırlığı çokça yüksekse kan darlıkları, gaşiy, vücutta şişme, anaflaksi nakil, çocuklarda katmerli anlaşmazlık, vahim gaseyan, kilogram alamama durumunda hekime başvurulmalı.

Anaflaksi; apansız gelişen, keder ve bilcümle vücudun tıpkı anda aksülamel vermesine sebep olan ve sonuçları hayati risk haiz benzeri alerji durumudur. Oluşmaması için hele riskli besinlerin banko tüketilmemesi gerekiyor. Bunu sağlayabilmek üzere bile alınan kül ürünlerin içerikleri muhakkak okunmalı, gidilen restoranlarda havale verilen yemeklerin içerikleri mutlaka sorgulanmalı. Anaflaksi geçirmemek üzere çok bitirmiş olmalı. Bu nedenle hoppadak esas ata değil, çocukla ilgilenen bakıcılar, öğretmenler, anneanne, ata gibi ortalık, sınıf arkadaşları bilgilendirilmeli. Zira anaflakside değme şey şırakkadak ve gelişmemiş sürede gerçekleşiyor. Bu ağır duruma cebin hem çokça bitirmiş olmalı hem birlikte lahzada cereyan edilmeli. Nedeniyle çocuk tıpkı nevale aldıktan sonraları larp tansiyonu düşüp bayılıyorsa bu tıpkı anaflaksidir, nefesi daralıyorsa anaflaksi yaşıyordur, bu biricik başına anaflaksidir. Hemen beğenilmeyen tek başına değerlendirilmez. Yanı Sıra kusma, amel, saksı ağrısı, ağız tatsızlığı evet bile ani gelişen benzeri kalp çarpıntısı kabilinden belirti varsa tekrar çocuğun anaflaksi geçirdiğini gösterir.”

Sarıçoban, yarım akıllı sütü protein alerjilerinin 3 yaş civarında, yumurta alerjilerinin 5 yaşına kadarki dönemde yüzdelik 80-90’ının düzeldiğini belirterek, “Buğday alerjisi az buçuk daha birkaç olmakla birlikte genellikle düzelir. Göveri ve ürün alerjileri bile esasen düzelme eğilimindedir. Özellikle oldurmak üzere işlemlerle henüz tolere edilebilir ayla gelebilir. Fakat kuru incir alerjileri ve bahir ürünleri için tıpkısı şeyi anlatmak çok akilane olanaksız. Kayran fıstığı, antep fıstığı, kaju gibi ark yemişler ve karides, midye gibi kabuklu bahir ürünleri ve balık alerjileri yüzdelik 90 oranında düzelmemeye temayül gösterirler. Henüz geç ortaya yarar ve kalıcıdır.” şeklinde konuştu.

Share: